Urfa çok sıkıntılı bir şehirdir.
Sıkıntılı olması gezilecek, görülecek, dolaşılacak yerlerinin olmayışından değildir. Aksine iddia ediyorum, Urfa bölge başta olmak üzere gezilmesi, dolaşılması, görülmesi gereken yerlerin en başında olması ile birlikte halkın misafirperver oluşu ve de en önemlisi mutfak zenginliği bakımından eşiz damak lezzetlerinin sunulması bir başka özellik b güzellik katmakta Urfa’mıza.
Sıkıntıdan kastım, Urfa ve Urfa’lı olarak ‘El iyisi, Ev delisi!’ oluşumuzdandır.
Yani anlayacağınız, Urfa’ya gelen bir yabancının evini taşır, ona kiralık ev bulur, arabamızla işine götürür getirir ve tabak tabak yemekler ikram ederiz. Ama iş bizimi kendi insanımıza geldi mi? O zaman bir değil bin defa düşün ki, işin içinden çıkabilesin.
Urfa’nın bağrından yetişmiş ve topluma mal o kadar değerli insanımız var ki, anlatılamaza. Ama biz ne yapıyoruz ha bire kendi insanımıza, kendi hemşerimize, kendi kardeşimize çelme takıp duruyoruz.
Neden?
İçimizde bir türlü ortaya çıkartılamayan gizli HESET’lik var da ondan!
7 Haziran’da bir seçim oldu.
AKP 7, HDP’de 5 milletvekilliği kazandı.
İsterseniz seçimden bir iki gün öne gidelim ve partilerin listelerine bakalım. Allah aşkına bu kentin bağrından çıkmış, yükselmiş ve değer kazanabilmiş, vizyon ve misyon sahibi olmanın ötesinde birçok liyakat sahip kaç insanımız listede yer almak taydı?
Ve gelelim 7 Haziran sonrasına!
12 milletvekiline partilerine bakmaksızın yukarıdan aşağıya tek tek bakalım ve değerlendirelim.
İçinden kaç tanesi doğma büyüme, öz be öz Urfa’lı?
Sorarım sizlere araya aracı koymadan, direk olarak ulaşabileceğiniz, dertlerinizi, sıkıntılarınızı ifade edebileceğiniz kaç tane isim içlerinde var?
Milletvekillerini bir kenara bırakalım!
Belediye Başkanlarına bakalım.
Ufukta seçim var ise, yukarılardan çok farklı bir talimat almış ya da Başkanın farklı bir hesabı var ise göstermelikten öteye gitmeyen bir duruş ile Başkan halkla sözüm ona iç içe! Yok eğer bugün ki gibi bir tablo ortada ise Başkanlara yaklaşabilenlere aşk olsun!
Adamlar koruma ordusu içinde bindikleri yüksek model lüks makam araçlarında hem de camları simsiyah olmak şartı ile hızla halkın arasından geçip gidiyorlar.
Bu türden kriterleri sadece Milletvekili ve Belediye Başkanları ile ilişkili kılmak haksızlık olur. Adam iktidar partisinin ilçe başkanlığına ya da il veya ilçe yönetimine seçiliyor ertesi gün bir bakıyorsunuz ki, yüzde 300 değişmiş!
Gönül ister ki siyasetçi asla ve asla araya aracı kullanmasın, koymasın!
Halktan her zaman güç ve destek görsün!
Halktan kopuk bir yaşamı kanıksamasın!
Vatandaş ile çarşıda, sokakta, pazarda kısacası her yerde kucaklaşmasını bilsin.
Ve netice itibari ile Urfa’da siyaset yapmak, Urfa’da siyasetçilik ile uğraşmak çok zordur. Devamlı gülecek, karşındakini dinleyecek, onlara yasalar ve imkânlar ölçüsünde sahip çıkacak ve yanında olduğunu hissettireceksin.
Bu tür siyasette tabi ki Urfa’lı olarak bizlerinde duruşunun çok büyük önemi bulunmakta. Eğer kendi insanımıza köstek değil destek olmayı tercih etsek, hangi makamda olursa olsun o insanımızın yanında yer alabilsek, onu başımızın üzerinde taşıyabilsek ve de en önemlisi zamanı ve yeri geldiğinde ne istediğimizi doğu ve net olarak ELİF misali ortaya koyabilsek be bir defa böyle bir duruş sergileyebilsek inanın Urfa’nın hem makûs kaderi değişmiş olacak hem de il olarak çok daha kalkınmış olacağız. En önemlisi de ilçe endeksli adaylara ve yöneticilere mahkûm olmamış olacağız. Aksi takdirde el iyisi, ev delisi olarak yaşama ve her türlü olumsuzluklara yüzleşmeye mahkûm olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Yanlıyor muyum?
YORUMLAR