Reklam
Halil Çini

Halil Çini

h.cini@mynet.com

LİYAKAT

23 Mart 2015 - 10:46


Bir işte, bir görevde, bir misyonu yerine getirmede liyakat bana göre en önemli olmazsa olmazlar arasında yer almalı.



 



Bu bir siyasetçi içinde böyle olmalı!



 



Bir Vali içinde!



 



Bir öğretmen içinde!



 



Hatta bir esnaf içine liyakat önemlidir.



 



Nedir Liyakat?



 



Liyakat, ‘Layık olma’, ‘Yaraşırlık’, ‘Uygunluk’, ‘Yeterlilik’, ‘Kifayet’ demektir.



 



Günümüzde özel sektör LİYAKAT konusuna büyük önem vermekte. Çünkü başarıya, hedefe giden yolda Liyakatın öneminin farkındalar da ondan.



 



Ama kamu kuruluşlarında, siyasette, dernek ve oda seçimlerinde maalesef bunu görmezlikten geliyor, layığı olmayanlara sırf hatır ya da birilerinin adamı olduğu için makamı, katı ve de en önemlisi koltuk ile yetkiyi ona verebilmekteyiz.



 



Bugün bir berberlikte, terzilikte, bakkal işletmeciliğinde bile belli kriterlere, yasalara uyulmasını şart koşarken maalesef Milletin Vekili olma yolunda MİLLETVELİ gibi önemli bir sorululukta ne yazık ki, karşımızdakinden ne Liyakat arıyoruz, ne vizyon, ne misyon ve de eğitim!



 



Adamın ağzı laf mı yapıyor? Cebinde üç beş kuruşumu var? Karşımızdakinin ADAMSIZLIĞINA bile bakmadan peşinden koşuyoruz.



 



Siyasi partiler neden özellikle aday adaylık konusunda LİYAKAT gibi önemli bir unsuru görmezlikten gelmekteler?



 



Bugün bir Rektörlük seçimini ele alalım.



 



Yılların Profesörü ilk olarak kendi Üniversitesinde Profesör, Doçent ve Yardımcı Doçentlerden oluşan öğretim üyelerini ilk olarak terazilerinden yani seçimlerinden geçmekteler. Sonra en yüksek oyu alan 6 isim YÖK’e bildiriliyor. YÖK Genel kurulu 6 Rektör adayını yani Profesörü karşısına alıp mülakata tabi tutuyor ve bu 6 olan rakamı 3’e düşürüyor. Sonrasını biliyorsunuz. Cumhurbaşkanının onayına sunulan 3 isimden birisini Cumhurbaşkanı tercih ediyor ve 4 yıllığına bir kentin yönetimini değil, bir ülkenin kaderini değil sadece bir Üniversitenin yönetimim ona bırakıyor



 



Ama Milletvekilliği gibi böylesine önemli bir seçimde ne yazık ki her önümüze gelene kapıyı açmaktayız.



 



Neden?



 



Adam konuşmasını bilmiyor! Adam sorumsuz! Adam yanında çalıştırdığı işçinin hakkını vermiyor! Adam faiz batağının içinde! Adam hırsızın en önde geleni! Adam tefeci! Adam işgüzar birisi ama bir bakıyorsunuz ki bir şekilde listeye girmiş ve seçmende Genel Başkan aşkına böylesine yaramaz birisini MİLLETVEKİLİ olarak yetkilendirip Meclise göndermiş.



 



Gelin ne olur böylesi tiplere hiçbirimiz imkân vermeyelim



 



Nasıl mı?



 



BİR: siyasi partiler aday adaylarında ciddi kriterler ortaya koymalı. Sırf parasını yatırıyor diye her önüne gelene Milletvekilliği yolunu asla açmamalı.



 



İKİ: Halk, böylesi tiplere asla itibar etmemeli. Alkışlamamalı. Destek vermemeli. Peşinden gitmemeli.



 



ÜÇ: STK’lar bu tür tiplere kendilerini ziyaretleri için randevu bile vermemeli.



 



DÖRT: Biz, Gazeteciler, Televizyoncular olarak ta bu türleri ne Gazetemizde haber yapmalı ne de üç beş kuruş veriyorlar diye Televizyonlarda ekrana çıkartmamalıyız. Kablolu yayın yapan ve yurt dışındaki ülkelerde bile izlenebilen Televizyonlarımız bu tür davranışları ile Urfa’mızın imajına ne olur zarar vermesinler.



 



Tabi ki sözüm doğru, dürüst ve işlerinde samimi olmayanlara. Layığı ile işini yerine getirebilecek, Urfa ve Urfalının sorununu her platforma yüreği ile tartışıp sorunu çözeceklere bir diyeceğimiz asla olamaz. Aksine onları desteklemeli, sahip çıkmalıyız Ama yukarıda saydığım gereksiz tiplere engel olmamız halinde inanın hem liyakat sahibi insanlarımızın hem de Urfa’mızın önü çok daha net olarak açılmış olacaktır.



 



Yanılıyor muyum?



 



Yeniden buluşmak dileği ile...


Bu yazı 592 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum