Dikkat ediyorum son zamanlarda aramızdaki kardeşlik muhabbeti büyük makas aralığı kadar açılmaya başladı.
Sizler sucusunuz!
Hayır, asıl sizler bucusunuz!
Yok, onlar öyle!
Hayır, bunlar böyle!
Asıl sizler şöylesiniz!
İşte bizi inanın bu tür saçmalıklar bitirdi ve bugün bu hale getirdi.
1 Kasım seçimlerine bugün itibari ile 10 gün kaldı. İşte liderler ve adaylar!
Söylenenler, konuşulanlar, yaşananlar aslında öylesine üzüntü verici ki anlatılamaz durumda. Hâlbuki bizler bugüne kadar bu coğrafya üzerinde kardeşçe yaşayanlar değil miyiz?
Bir ebru gibi! Bir kilimin motifleri gibi değil miydik?
Peki, şimdi ne oldu da birden bire son yıllarda aramızdaki kardeşliğimizin temeline bomba konulmaya çalışılıyor?
Bizleri aslında kim ya da kimler birbirine düşürmek istiyor?
1 Kasım’da şu parti 500 vekillik kazansa ne olur?
Ya da bir parti meclis dışında kalsa?
Kardeşliğimiz, birliğimiz, dirliğimiz olmadıktan sonra 400’ün, 500’ün ne anlamı olabilir ki? İşte bende bugün sizlerle bir ‘kardeşlik öyküsünü’ paylaşmak istiyorum. Hemde noktasına ve virgülüne dahi dokunmadan.
Ders alabilmemiz umudu ile…
Kardeşlik Öyküsü
Bir zamanlar 2 kardeş varmış büyüğü büyük geniş bir çiftliğin sahibi ve köy ağasıdır. O kadar çok zenginmiş ki bu zenginliği başka yerlerde konuşuluyormuş.
Küçüğü ise abisinin yanında çiftlik işinde çalışır tabi karın tokluğu ile...
bu kardeş havanın olumsuz şartlarına aldırmadan soğuk sıcak demeden tüm işleri yolluna çevirmek için gayret verirmiş.
Sıcak bir yaz gününde bu küçük kardeş son derece halsiz ve yorgun düşmüş bir ağaç gölgesinde uyuya kalmıştır. Aradan fazla geçmeden büyük kardeş ayağındaki büyük botlarla tekmeler gibi kalk iş zamanı uyunur mu diyerek bedava ekmek yok der ve kendisini uyandırır.
Küçük kardeş neler olduğunu anlamadan etrafına bakınır ve karşısında dikilen abisini görür abisine "beni neden uyandırdın çok güzel rüya görüyordum rüyamda çok büyük bir çiftliğim hayvanlarım, atlarım ucu görünmeyen tarlalarım ve altımda çalışan çok sayıda işçim araçlarım ve saymadığım çok mala sahiptim. o denli güzel bir rüyaydı. Uyandırmasaydın da az daha bunun keyfini çıkarsaydım." der abisine.
Abisi kötü kötü sırıtarak "sen bu saydığın şeyleri ancak rüyanda görürsün fakat bak ben bu saydıklarına şimdi sahibim ve aralarında yüzüyorum..." der. Küçük kardeş dalan gözleriyle abisine bakar ve dudaklarından şu sözler çıkar.
"Abi biliyor musun ikimizde rüya görüyoruz aslında; sadece fark, benim rüya gözlerimi açtığımda bitiyor senin rüyan gözlerini yumunca bitecektir..."
Yeniden buluşmak dileği ile…
YORUMLAR