7 Haziran’da yapılacak olan Milletvekili Genel seçimlerine bugün itibari ile tam tamına 27 gün kaldı. Yani bir ay bile daha az bir süre.
Seçim yaklaşılırken birbirinden farklı ön görgülerin yer aldığı anketler hızla karşımıza çıkmaya başladı. Belediye seçimlerinden önce ilginçtir halen AKP’de Milletvekili olan bir Bayan Milletvekilinin eşi bir anket yapmış ve Siverek’te AKP’ye karşı yüzde 56 oy oranı ile farklı bir isimi şanlı olarak göstermişti. Kim göstermişti AKP’li bir Milletvekilinin sahibi olduğu kamuoyu anket araştırmasının sahibi.
Ne oldu?
Siverek’te seçimi AKP kazandı.
Seçime 27 gün kalırken karşımıza çıkan Seçim araştırmalarının en çok baktığımız, dikkat ettiğimiz kısmı partilerin muhtemel oy oranları olmakta. Bu araştırmaların birçoğunun başka kısımları da var ve bunlar dikkatli okunduğu zaman seçmenin tercihini yaparken ana gerekçelerini de gösteriyor.
Yıllar içinde en sağlam seçmeni olduğu düşünülen CHP ve MHP’nin de yakın dönemlerdeki seçimlerde yüzde 10’un altına indikleri hatırlanırsa en kararlı seçmen oranları da ortaya çıkar. Cumhuriyet kadar eski olan CHP’nin ve başka isimlerle CHP’yi temsil eden partilerin oyları 1960 sonrasında birkaç kez yüzde 30’u aşmıştır. En düşük oyu da 1999’da Deniz Baykal ile yüzde 10’un altına düşüp Meclis dışı kaldığında almıştır.
Seçmen parti tercihi yaparken, öncelikle “yönetebilir-yönetemez” ayırımı yapmaktadır. “Yönetebilir”in içinde de hep ekonomi konuları öne çıkmaktadır. “Yönetebilir”in ikinci maddesi de “istikrar”dır. Seçmenin Anavatan Partisi’ni ve Doğru Yol Partisi’ni nasıl bir süratle tarihe gömdüğünü de dün gibi hatırlıyoruz. Unutmamakta da yarar var.
7 Haziran’da da oy tercihlerinde ana etkenlerin farklı olması için ortada herhangi bir neden yok. Oy hedefini yüzde 35 olarak ilan eden CHP ile ‘Devletin başına Devlet Gelecek!’ sloganlarının hâkim olduğu MHP ile Milli Proje olarak ortaya çıkan BBP ve SP işbirliğini de göz ardı etmemek gerek. MHP şu andaki gücünü ve oy desteğini korumaya ve de daha da arttırmaya yönelik bir görüntü çizmekte. Olası bir koalisyon ihtimali doğarsa sahneye çıkma hazırlığı yapmaktadır.
Gelelim yazımızın aslı konusuna. Yani HDP’nin hedefi ve nereden oy alacağı meselesine. HDP “fiili ana muhalefet” partisi olma hedefiyle, ana tabanının dışındaki kesimlerin karşısında bugün yer almaktadır. HDP’nin seçmen tabanının da yüzde 7 olduğu bilinmektedir. Ama bu rakamın şimdilerde üzerinde olduğunu da kabul etmek gerekir. Geçen iki seçimde olduğu gibi 7 Haziran’da da Tayyip Erdoğan isminin önemli bir ağırlık olacağını bütün kamuoyu araştırmaları da az vurgulu olsa da söylüyorlar. Bir kısım seçmen için Tayyip Erdoğan sevgisi Ak Parti’ye oy vermek için önemli bir gerekçedir. Bir kısım seçmen için de Tayyip Erdoğan karşıtlığıyla HDP’ye oy vermek ciddi eğilim haline gelmiştir. İşte bu yoldan çıkarak hareket ettiğimizde özellikle Erdoğan’a karşı partilerde oluşan öfke ve tepki oyları ‘AKP’ye 80 koltuk fazladan kaptırmamak! Adına ‘HDP barajı mutlaka geçmeli’ dayanışması adı altında emanet oylar olarak HDP’de toplanacaktır. Bu tepki ve öfke oyunu asla küçümsememek gerek. HDP’ye küskün, kızgın ve beklentilerinden el yıkamış AKP’liler ile MHP ve CHP içinden bile ‘HDP Barajı geçmeli’ anlayışı ile oylar kayacaktır.
Bu seçimin yıldızı ve yönünü belirleyecek olan parti HDP olacaktır. Yüzde 10’luk barajı aşması halinde 100 milletvekilliğine de asılacağı bir gerçektir. Bu seçimde oyları ekonomik gerçekler de şekillendirecektir. CHP, MHP ve HDP’nin seçim vaatleri toplumda heyecan oluşturmak ile birlikte ilgi de çekmiştir.
Her şeye rağmen kazananın TÜRKİYE ve URFA olması temennisi ile…
YORUMLAR