Tekirdağ’dan Ağabeyim Mehmet,
Yeni Karamürsel’den saygın insan Ali Çizmecioğlu,
Ordu’dan arkadaşım Sefa,
Samsun Terme’den dayım oğlu Mahmut,
Çınarcık’tan kardeşim Adil,
Mersin’in yayla dağından dostum Ömer Görgün kardeşim,
Batman’dan asker arkadaşım, kardeşim Mücahit Ata,
Didim’den Yusuf Kapaklı,
Ve daha isimlerini burada sayamadığım birçok yakın dostum, arkadaşım, kardeşim, sevdiğim insan beni arayıp ‘orada Allah aşkına ne işin var? Buralar çok serin. Haydi, çocukları da al ve gel’ diyorlar.
Hepsine yürek dolusu, kucak dolusu teşekkürler.
Evet, Urfa gerçekten özellikle de gündüzleri çok sıcak.
Ama elden ne gelir ki!
İşlerim çok yoğun. Bir taraftan Gazete’nin günlük rutin koşuşturmaları, diğer taraftan içine girmiş olduğum yerinde dönüşüm, değişim diye adlandırdığımız Vedat Mızraklı kardeşim, dostum, ortağım ile birlikte Kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde başlatmış olduğumuz ve benim de naçizane içinde yer aldığım 240 konutlu İnşaat işi.
Bu sıcak havada ne yalan söyleyeyim üstlenmiş olduğum ağır sorumluluk beni daha da ısıtmakta. Ama kaçmak yok. Bir kere ‘Bismillah’ deyip başladık. Sonu hayırlısı ile mutlu bir şekilde gelecek inşallah. Çünkü söz verdiğimiz insanlar karşımızda var ve ben onları asla üzmek istemiyorum.
Evet, Urfa’nın bana yansıyan sıcaklığı sadece 40 derecenin üzerindeki hava sıcaklığı ile ağır iş sorumluluğu değil elbette.
Suruç’ta 30’dan fazla insanımızın yaşamını yitirdiği o korkunç patlama ve akabinde Ceylanpınar’da iki polis’in hunharca katledilmeleri ile bölgede yaşananlarda şüphesiz üzerimizde olumsuz etki oluşturmaya devam etmekte. Yani anlayacağınız sıcaklık üzerine ateş basması ile vücudumuzun ısı derecesi daha da yükselmekte.
Her şey gelir ve geçer tıpkı bugün 44 derecenin üzerinde seyreden Urfa’daki hava sıcaklığı gibi. Önemli olan Sağlığımıza bir şeyin olmaması. Mutlu olabilmemiz. Cenab-ı Allah canımıza bir zarar gelmesine müsaade etmesin. Canın ötesinde var olan her şey inanın gelir ve geçer.
Cenab-ı Allah gördüğümüz günden geri koymasın. Sağlığımıza zeval vermesin. Açlık, yokluk ve kıtlık ile karşı karşıya bırakmasın. Paraymış! Arabaymış! Evmiş! Yazlıkmış! Bağmış! Bahçeymiş! Havuzmuş! Bunların hepsi el kiri misali sabun köpüğü gibidir.
Her şeye rağmen ne olur halimize gelir şükür edelim. Unutmayalım ki, ŞÜKÜR ve HAMD bizleri çok daha mutlu edecektir… Fazla Mal mı? Yoksa sağlıklı bir Beden mi?
Yeniden buluşmak umudu ile…
YORUMLAR