7 Haziran’da yapılacak olan milletvekili genel seçimlerine tam tamına 9 gün kaldı. Yan 9 gün sonra;
BİR: Dananın kuyruğu kopmuş olacak!
İKİ: Saçlar kesilip herkesin önüne düştüğünde kiminki KARA, kimin AK olduğu görülecek.
Sonuç kimler için sevinç, mutlu ve umutlu olur, kimler adına karamsar, umutsuz ve mutsuz olar bilinmez ama bilmek istediğim bir tek şey var oda 7 Haziran akşamı sandıkların açılması ile birlikte kazananın TÜRKİYE olmasıdır…
Gelelim bugünkü yazımızın konusuna…
Şu ÇETELEME mevzusuna.
Çetelemenin (TDK) Türk Dil Kurumun’daki karşılığı ‘Çizilerek veya oyularak açılan kertik’ anlamını taşımakta.
7 Haziran genel seçiminde bir kez daha, 12 Eylül darbesinden kalma o son derece adaletsiz sisteme göre oy kullanacağız: yüzde 10 ülke barajlı ve seçim çevresi barajlı d’Hont sistemine göre. Dijital hileleri veya sandık başı kaba hileleri, trafoya kedi girmesini, sayısı belirsiz anket şirketinin özellikle oy kullanmamayı özendiren yönlendirmelerini bir yana bıraksak bile, bu çifte kavrulmuş barajlı sistemin bizzat kendisi “temsilde adalet” ilkesini ortadan kaldırıyor.
Bir tek oyun bile Meclis’teki sandalye dengesini iktidar lehine bozacak bir sistem bu. Ülke barajı konusunu artık sağır sultan bile biliyor: barajı aşamayan tüm partilerin alacakları (belki de yüzde 20’ye yakın) oy, “çöpe” gitmeyecek de, barajı aşan partilere aldıkları oy oranında dağıtılacak! Son yıllardaki seçimlerde hep karlı çıkan, pastanın en büyük dilimini alan parti AKP olmuştur.
Merkezin sağındaki ve solundaki partilere oy verenlerin tüm oyları, o seçmenlerin asla oy vermeyecekleri partilere gidecek. Tabii, bu bedava pastadan en büyük parçayı da en çok oy alan parti kapacak. Aynı şey seçim çevresi barajı için de söz konusu. Bir seçim bölgesinde partilerin aldıkları oylar, o seçim bölgesinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşılıncaya kadar tekrar tekrar bölünüyor. Sizin oy verdiğiniz parti o seçim bölgesindeki son bölünme işleminde bir oy farkıyla bile bir milletvekilini daha fazla oy alan partilere, büyük olasılıkla da iktidar partisine kaptırıyor. Hele bir de oy verdiğiniz parti bir oy farkla ülke barajını geçememişse verdiğiniz oy, iki kez hiç istemediğiniz partiye gitmiş oluyor. Siz farkına varmadan onlar pastanın kremasını da mideye indiriyor.
Kısacası, 12 Eylül darbesinden bugüne seçim sistemi değişmedi, önümüzdeki seçime de bu adaletsiz sistemle gidiyoruz. Gerekçe yine aynı: koalisyonları önlemek, siyasi istikrarı sürdürmek!
7 Haziran Milletvekili gene seçimlerinde seçmen bu işe ne diyecek bilinmez ama bu sistemin dayatıldığı 32 yıldan bugüne gelinen noktada sistemin tıkandığını herkes görebilmekte artık.
Bu düzeni biraz bozarsa seçime katılımın yüksek olması bozabilir. Bugüne kadar katılımın düşük olmasının kimlere yaradığını gördünüz.
Türkiye bu köhnemiş seçim sisteminden eninde sonunda kurtulacaktır. Şu an için atılabilecek ilk adım, mutlaka sandığa gidip oy kullanmaktır. Ve özellikle sandık müşahitlerine tavsiyem, göreve giderken mutlaka yanlarında olası bir elektrik kesintisine karşın yanında fener bulundurması, zarfların sayımını ise ÇETELEME ile yani kazılarak ya da oyularak bir yerlere not edilip sonra resmi evraka alınmasına karşı olmaktır.
Müşahitler siz siz olun sandık başındaki ÇETELEMELERE karşı uyanık ve dik olun…
7 Haziran seçimlerinde vatandaşlık görevi olarak mutlaka sandık başına gidelim ve oyumuzu kullanalım… bunun bir görev olduğunu asla unutmayalım..
Yeniden buluşmak dileği ile…
YORUMLAR